Ramazân-ı şerîflerde; sahur ve iftar sofralarında normal zamanlardan bile daha fazla lüks, ihtişam ve debdebe sergileyerek, açlık tâlim eden bir mevsimi, nefse oburluk fırsatına dönüştürmek; Ramazân-ı şerîfin rûhuna, özüne, mânâ ve gâyesine tamamen zıt bir durumdur.
Hele fukarâya sadaka, zekât, fitre ve ikramlarla ulaşmanın tâlim edildiği bu mevsimi, sadece eşrâf ile, yalnızca zenginlerle dolu sofralarda geçirmek, çok hazin bir israftır.
Ramazân-ı şerîf, mâtemlerin civârına varmaya, yoksul evlere kumanyalar taşımaya, Kurʼân talebeleriyle, yetimlerle, muhâcirlerle mütevâzı sofralarda iftarlar açmaya vesîle edilmelidir…