Cenâb-ı Hak, “Habîbim” buyurduğu Azîz Elçisini en ağır çilelerin çemberinden geçirdi. O’nu en çetin imtihanlara tâbî tuttu. Fakat çektiği çilelere rağmen Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- dâimâ hamd, rızâ ve huzur hâlindeydi. Yedi evlâdından altısını kendi elleriyle kabre koydu, yine de şikâyet etmedi, sızlanmadı. Tâif’te taşlandı, müşriklerin nice ezâ ve cefalarına mâruz kaldı, Uhud’da ciğerpâresi Mus’ab bin Umeyr ve çok sevdiği fedakâr amcası Hazret-i Hamza şehîd oldu; fakat hiçbir zaman gönül muvâzenesi bozulmadı. Her ahvâlde, Cenâb-ı Hakk’a tevekkül ve teslîmiyetin huzur ve sükûneti içinde yaşadı…