Mü’minler birbirlerini, farklı bedenlerde olsalar da tek yürek hâlinde yaşayan bir vücûdun uzuvları gibi telâkkî etmeye mecburdurlar. Bir uzvun acısını bütün bir vücut hissettiği gibi, din kardeşlerinin ıztırâbını duymak, bütün mü’minler için bir vicdan imtihânıdır.
Zîrâ Cenâb-ı Hak, insanları birbirine muhtaç bir hâlde yaratmıştır. Toplumda güçlüler-kuvvetliler olduğu gibi; zayıflar, sakatlar ve muhtaçlar da dâimâ mevcut olacaktır. Kendimize sormalıyız: “Cenâb-ı Hak bu insanları niye muhtaç olarak yarattı?” Cevâbıysa mâlum: “Muhtaç olanlar, muhtaç olmayanlar için ilâhî bir emânet ve kıyâmet mesûliyetidir.”
Allah Rasûlü -Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem- de, mü’minlerin birbirlerine karşı büyük mes’ûliyetlerinin bulunduğunu, bir duvarın tuğlaları gibi birbirine kenetli olmaları gerektiğini, en basitinden, hissiyat derinliği ve diğergâmlık itibârıyla, komşusu açken tok uyumanın İslâm ahlâkıyla bağdaşmadığını, velhâsıl mü’minlerin birbirini yıkayan iki el gibi birbirlerine emânet olduğunu bildirmiştir.
Yayın: Erkam Yayınları
Dil: Türkçe
Yıl: 2007