Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- âlemlere rahmet olarak gönderildi. O’nun 23 senelik peygamberlik hayatı, en başta terörle mücâdele hâlinde geçti. İnsana, hayvanâta, hattâ nebâtât ve cemâdâta bile rahmet oldu, kan gölüne dönmüş çölleri dahî huzura kavuşturdu. İnsaf sahibi gayr-i müslimler bile bu hakîkati teslîm ettiler:
Nitekim Alman mütefekkir Goethe, Peygamber Efendimiz’e hitâben şöyle demiştir:
“Sen ne güzel bir dağ pınarısın. Herkesi nîmetlendirdin!”
1789 Fransız ihtilâlinin fikrî temellerini hazırlayanlardan biri olan filozof Lafayet, meşhur insan hakları beyannâmesi yayınlanmadan önce bütün hukuk sistemlerini incelemiş ve İslâm hukukunun üstünlüğünü görünce:
“Ey Muhammed! Sen’in adâleti gerçekleştirmek hususunda ulaştığın seviyeyi bir daha hiç kimse gösteremedi!..” demekten kendini alamamıştır.
Yine İngiliz yazar Thomas Carlyle şöyle demiştir:
“Başında taç bulunan hiçbir imparator, kendi eliyle yamadığı hırkayı giyen Hazret-i Muhammed kadar sevgi ve saygı görmemiştir…”