Bugünlerde Fatih Sultan Mehmed Hânʼın emâneti Ayasofyaʼnın tekrar câmî olarak müʼminlerle kucaklaşmasının sevincini yaşıyor, Cenâb-ı Hakkʼa hamd ediyoruz.
Fatih Sultan Mehmed Han, İstanbulʼu kılıç hakkıyla fethetmiştir. İstanbul, tasarruf hakkı Fâtihʼte olmak üzere devletin mîrî arazisi olmuştur. Peygamber müjdesine nâil olan Fâtih Sultan Mehmed Han, İstanbulʼun en büyük mâbedi Ayasofyaʼyı dileseydi yıktırabilirdi. Fakat onu câmiye çevirme tasarrufunda bulunarak bu kutlu fethi âdeta mühürlemiş oldu. Ayasofyaʼyı kıyamete kadar ümmet-i Muhammedʼe câmî olmak üzere vakfetti. Fethedildiğinde harap hâlde bulunan Ayasofya, gerek Fâtih zamanında gerekse Mimar Sinan eliyle, büyük masraflarla tamir ettirilip güçlendirildi. Yani Ayasofyaʼnın bugünlere gelmesi, müslüman ecdâdımız sayesindedir. Dolayısıyla onun hüviyeti hakkında tartışılacak hiçbir şey yoktur. Bugün Süleymaniye, Selimiye, Sultanahmed ne ise, Ayasofya da odur.
Cenâb-ı Hak, işgal ve esaret altında bulunan Mescid-i Aksâ başta olmak üzere, aslî mâhiyetlerinden çıkarılmış bütün mahzun câmilerimize de kurtuluş nasîb eylesin. Ümmet-i Muhammedʼe, mukaddes emânetlerinin kıymetini bilip lâyıkıyla sahip çıkabilme şuur ve gayreti ihsân eylesin.
Şunu da unutmayalım ki Fatih’in emâneti olan Ayasofya’ya sahip çıkmanın en güzel yolu; onun açılışındaki ruh ve heyecanı kaybetmeyip onu cemaatsiz bırakmamaktır.