Kendimize sık sık sormalıyız: Bütün âlemleri yoktan var eden Yaratıcımız’ın bizlere gönderdiği mektup olan Kur’ân-ı Kerîm’e karşı merak ve alâkamız, fânîlerden gelen mektuplarla kıyaslanamayacak derecede yüksek bir seviyede mi? Onu ne kadar okuyup anlama ve hikmetine erebilme gayretindeyiz? Anlayamadıklarımızı bilenlere soruyor, onun muhtevâsıyla yeterince meşgûl oluyor muyuz?
İşte bu nevî suallere tatminkâr cevaplar verebildiğimiz zaman, Kur’ân’ın rahmet lisânına âşinâ olabiliriz.