HAZRET-İ MUHAMMED MUSTAFÂ -sallâllâhu aleyhi ve sellem- 1 [Mekke Devri] | İÇİNDEKİLER
Allâh Teâlâ, ilâhî esrârı alıcı hâle gelmesi için Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sadrını müteaddid defâlar açmış, içini temizleyerek, huzur, sükûnet, merhamet, şefkat, îman ve hikmet gibi ulvî hasletlerle doldurmuştur. Bu hâdiselerin ilki, Peygamber Efendimiz henüz süt annesinin yanındayken gerçekleşmiştir. Hâdiseyi Fahr-i Kâinât Efendimiz bizzat anlatmışlardır.
Bir kimse Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e:
“−Peygamberliğinizin ilk alâmetleri ne idi?” diye sormuştu. Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
“−Benim süt annem Sa’d bin Bekr Oğulları’ndandı. Ben ve süt kardeşim hayvanlarımızı alıp gitmiştik. Yanımıza hiçbir yiyecek de almamıştık. Süt kardeşime:
«−Kardeşim, haydi anneme git de biraz yiyecek getir!» dedim.
O gitti, ben hayvanların yanında kaldım. Aradan çok geçmeden beyaz elbiseli iki melek geldi. Biri diğerine:
«−Bu, O mudur?» diye sordu.
Öteki de:
«−Evet.» dedi.
Hemen yanıma geldiler, beni sırtüstü yatırdılar, karnımı açtılar. Sonra kalbimi çıkardılar, onu yarıp içinden iki siyah kan pıhtısı çıkardılar.
Sonra biri ötekine:
«−Haydi git bana kar suyu getir!» dedi.
Onunla içimi yıkadılar. Sonra yine:
«−Haydi şimdi de dolu suyu getir!» dedi. Getirdi, onunla da kalbimi yıkadılar. Sonra:
«−Haydi şimdi huzur ve sükûneti getir!» dedi.
Onu kalbime yerleştirdiler.
Daha sonra biri ötekine:
«−Haydi kapat ve O’nu peygamberlik mührü ile mühürle!» dedi.
Melek de kalbimi kapattı ve nübüvvet mührüyle mühürledi… Daha sonra ayrılıp gittiler, hakîkaten çok korkmuştum. Sonra dönüp eve gittim ve başıma gelenleri bir bir süt anneme anlattım…” (Ahmed, IV, 184-185; İbn-i Kesîr, el-Bidâye, II, 280; Heysemî, VIII, 222)
Bâzı kaynakların bildirdiğine göre bu hâdise, Varlık Nûru dört yaşında iken gerçekleşmiştir.[1]
Enes -radıyallâhu anh-:
“Ben Allâh Rasûlü’nün sadrındaki o yara izini hep görürdüm.” demiştir. (Müslim, Îman, 261)
Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in sadrının yarılmasındaki hikmetlerden bâzıları şunlardır:
Allâh Teâlâ, bu sûretle Rasûlü’nün hâl ve şânını insanlara bildirmiş ve O’nu çocukluğundan itibâren vahiy için hazırlamıştır. Mânevî bir temizlik ameliyesi olan şerh-i sadr hâdisesinin, insanların müşâhede edebileceği bir sûrette vâkî olması da O’nun risâletine îman ve tasdîki daha çok temin etme hikmetine mâtuftur. Nitekim bunun gibi hârikulâde hâller, insanların O’na îmân etmelerini kolaylaştırmıştır.
[1] Bkz. İbn-i Sa’d, I, 112.
HAZRET-İ MUHAMMED MUSTAFÂ -sallâllâhu aleyhi ve sellem- 1 [Mekke Devri] | İÇİNDEKİLER