İki hayatımız var.
Biri fânî, diğeri ebedî:
Dünya ve âhiret…
Âhiret hayatıyla mukayese edildiğinde dünya hayatı, derya karşısında damla mesâbesindedir.
Nitekim Allah Rasûlü -Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem- şöyle buyurmuştur:
“Âhirete göre dünya, sizden birinizin parmağını denize daldırmasına benzer. O kişi parmağının (denizden) ne kadarcık su ile döndüğüne bir baksın.” (Müslim, Cennet, 55)
Âhiret; gayb perdesinin ardında olduğundan, yine dünyanın geçici zevk ve âlâyişiyle, aldatıcı, oyalayıcı mâhiyetinden dolayı, insanoğlu; damlayı deryaya tercih etme bedbahtlığına ve hamâkatine düşebilmektedir.
Dünya; Cenâb-ı Hakk’a yaklaştırıcı olmalı, nefesler âhiret yolculuğunun saâdet hamleleri olmalıdır.
Kâmil insan; ömrünün şeridi üzerinde îman, aşk, vecd, infak, ahlâkî fazîletler ve hayırlı işlerle güzel hâtıralar bırakandır.
Hazret-i Mevlânâ buyurur:
“Kim bu dünyanın, mahşer günü için bir ekin tarlası olduğunu bilirse; burada çok eker, orada çok mahsul kaldırır.”
Yayın: Yüzakı Yayınları
Dil: Türkçe
Yıl: 2008