Bazı yörelerde, hiçbir İslâmî temeli bulunmadığı hâlde dindenmiş gibi nakledilen ve birçoğu bâtıl dinlerin bakiyeleri olan birtakım hurâfelerin ortaya çıkmış olduğu mâlumdur. Aslâ îtibar edilmemesi gereken bu nevî bâtıl inanç ve uygulamaların birkaçı şöyledir:
- Gece herhangi bir evde köpek ulursa, ya o hâneden ya da yakın hânelerin birinden cenâze çıkar.
- Gece vakti bir evden başka bir eve; kazan, tava ve tencere gibi herhangi bir kap kacak verilirse bu hareket ölümü celbeder.
- Makasın ağzı açık kalırsa kefen biçeceğine işarettir.
- Kefen diken iğne kırılmalıdır. Zira ölüm ve uğursuzluk getirir.
- Ölü yıkandıktan sonra kazan ters çevrilmezse bir başkası daha ölür.
- Bir evden ölü çıkarsa o evdeki su kapları boşaltılmalıdır. Eğer boşaltılmazsa Azrâîl -aleyhisselâm- sulara dokunduğu için o evden biri daha ölebilir.
- Evdeki eşyalardan herhangi biri kendi kendine düşer veya kırılırsa bu, ölüme işarettir.
- Ayakkabı çıkarılırken ters çevrilirse o hâneden cenâze çıkar.
- Ölünün rûhu geldiğinde odasını aydınlık bulsun diye, cenâze çıkan evde 40 gün lâmba söndürülmez.
- Gece vakti ev süpürülürse fakirlik gelir, tırnak kesilirse ömür kısalır.
- Üzerindeki elbiseye dikiş dikilen kimse, ağzına bir şey almazsa uğursuzluk getirir.
- Gece vakitsiz horoz öterse savaş çıkar.
- Boyu ölçülen çocuk kısa kalır.
- At nalı asılan yere nazar isâbet etmez.
- İki bayram arasında nikâh kıyılmaz.
- Tavşan, tilki ve kara kedi yolu keserse, uğursuzluk gelir.
- Bir yere giderken yılan görülürse, uğura işarettir…
Listesi daha da uzatılabilecek bu ve benzeri hurâfelerden hem kendimizi hem de neslimizi koruyabilmek için, dînî tahsile ehemmiyet vermeli, sahih İslâmî bilgileri ehlinden öğrenip öğretmeye gayret göstermeliyiz.
Unutmayalım ki, Aliya İzzetbegoviçʼin dediği gibi:
“Din hurâfeleri yok etmezse, hurâfeler dîni yok eder!..”