Şeyh Sâdî, Bostan adlı eserinde der ki: “Birisine iyilik ettiğin zaman; «–Ben efendiyim, beyim; o bana muhtaçtır!» diye büyüklenme! Zaman, o muhtaç kimseyi vurmuş deme! Zira vuran kılıç henüz kınına girmemiştir; mümkündür ki o kılıç bir gün seni de biçer.”...
Paranın kaderi, kişinin kaderine müdâhil olur. Herkes zanneder ki, ben parama hükmederek istediğim yere harcıyorum. Hâlbuki para, kazanılışındaki mânevî temizlik durumuna göre, lâyık olduğu yere gider; sahibinin irâdesini de kendi gittiği yere doğru istikâmetlendirir. Yani hâkimiyet, çoğu zaman paradadır; sahibinde değil…...
Hadîs-i şerîfte buyrulur: “Yiğit dediğin, güreşte rakibini yenen kimse değildir. Asıl yiğit, kızdığı zaman öfkesini yenen kişidir.” (Buhârî, Edeb, 76)...