Mü’minin Hayatında NAMAZ ve ZEKÂT

Namaz kılan bir mü’min; kendisini asla yalnız, çaresiz ve kimsesiz hissetmez. Çünkü, namaza durarak, kendisini en büyük güce râm etmekte, yani ilâhî kudrete teslim olmaktadır. Âlemlerin Rabbi’nin muhafaza ve inâyetine sığınmaktadır.

Secde, en büyük psikiyatrik tedavi. En tesirli rûhânî derman… Zira namaz; insan hâlet-i rûhiyesinin Allâh’a yaklaşmasına, böylece huzur ve sekînete erişmesine vesile…

Namazı huşû içinde kılan bir toplumda psikiyatrik hastalık olmaz.

Zekât ise mülkün Allâh’a ait olduğunun itirafı… Eldeki mal ve servetin, ancak bir emânet olduğunun idrâki…
“Allah; mü’minlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır…” (et-Tevbe, 111) âyetinin şuuruna erme ve şümûlüne girme yolunda ilk basamak…

Zekât ve infak gibi ibâdetlere devam eden bir toplumda, içtimâî isyanlar olmaz. Bunun sonucunda büyük buhranlar yaşanmaz, zulüm olmaz.

Allâh’ım!.. Bize namazı sevdir!.. Bizi zekâtı ve infâkı gönül hoşnutluğuyla yerine getirenlerden eyle!..

Yayın: Yüzakı Yayınları

Dil: Türkçe

Yıl: 2025

Eseri temin etmek için tıklayınız….