Hayat yolculuğundaki ecel geçidinin son virajı çok keskin ve tehlikelidir. Zira bir taraftan ham nefis, diğer taraftan da iblis, insanı kulluk istikâmetinden saptırmak için bilhassa...
Kâmil bir mü’min, dünya hayatını bir mayın tarlasında yürürcesine müstesnâ bir hassâsiyet ile yaşar. Dünyada varacağı son konağın, Cennet bahçelerinden biri olması için kabristanların sessiz...
Bir müslümanın, meşakkat veya zorluklarla karşılaştığında ümitsizce sızlanmaya ve; “Kulu olduğum Allah, niçin bu zor zamanımda yanımda değil?” nevinden, ucu küfre sarkan isyan ifadeleri kullanmaya...
Ağızdan çıkan sözler, onu sarf eden kişinin nasıl bir gönül dünyasına sahip olduğunu gösteren bir ayna gibidir. Güzel ve hikmetli sözler, gönüldeki feyz ve rûhâniyetin;...
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur: “Bana dünyanızdan üç şey (Allah tarafından) sevdirildi: 1) Gözümün nûru namaz, 2) Güzel koku, 3) Sâliha hanım.” (Nesâî,...
Kendimize sık sık sormalıyız: Bütün âlemleri yoktan var eden Yaratıcımız’ın bizlere gönderdiği mektup olan Kur’ân-ı Kerîm’e karşı merak ve alâkamız, fânîlerden gelen mektuplarla kıyaslanamayacak derecede...
Kur’ân’ın hikmet ve sırları, bir okyanus gibi derindir. Lâkin herkes kendi kalbî derinliği nisbetinde ondan istifâde eder. Kişinin kalbî istiâbı bir terzi yüksüğü kadar küçükse,...
Ne hazindir ki, dünyevîleşme ve maddecilik salgınının kol gezdiği günümüzde, her şeyi materyalist bir zihniyetle değerlendirmeye alışmış olan bazı çevrelerde, insanın şeref ve kıymeti; para-pul...
Abdullah ibn-i Abbas Hazretleri asırlar evvelinden buyurur ki: “Sevdiğini Allah için sev! Terk ettiğini de Allah için terk et! Bilmiş ol ki, Allâh’ın rızâsı böylelikle...
Süfyân-ı Sevrî Hazretleri şöyle buyurur: “Bir kişi yanlış bir iş yapar, kardeşi olduğunu iddiâ eden diğeri de onu nezâketle îkâz etmezse, bilin ki onun muhabbeti...
Kalpte, Allah için buğz etme hassâsiyeti kaybolursa, gayr-i müslimlerin nefsânî hayat tarzını taklit neticesinde yavaş yavaş aradaki farklar ortadan kalkmaya başlar. Îmânı bir halat kabul...
Suriyeʼden evini, yurdunu, malını-mülkünü bırakarak Türkiyeʼmize sığınan din kardeşlerimiz var. Onlar da şimdi bizler için sanki 14 asır evvelki Muhâcirler hükmünde. Gerçek Ensâr olabilirsek, bizler...
Bugün en büyük mesʼûliyetimiz, evlâtlarımıza karşı… Zira bugün liberalist sistemin; “bırakınız yapsın, bırakınız geçsin” prensibiyle hareket edip mâneviyâta zehir saçan ve nefsâniyeti palazlandıran televizyonların menfî...
Evlâtların iyi bir dünyevî istikbâli olsun düşüncesiyle, güyâ kaliteli bir kolejde okutabilmek için büyük emek ve servetler sarf edilirken, bu gayretlerin acaba yüzde kaçı onların...
Boş bardakla ikram olmayacağı gibi, söyledikleriyle yaşadıkları birbiriyle tezat teşkil eden, özü sözüne uymayan, gönül feyzinden mahrum kimselerin yaptıkları îkaz ve nasihatler de, muhâtaplarına tesir...