Fırsat elden gitmeden evlâtlarımızı Kur’ân’ın feyz ve rûhâniyetiyle yetiştiremezsek, yarın ıssız bir kabirde ağır bir nedâmetle yapayalnız kalacağımızı unutmamalıyız. Bunun için de evlâtlarımızla vaktinde güzelce...
Kur’ân eğitimi için bilhassa yaz tatilleri iyi değerlendirilmelidir. Evlâtlarımızı Kur’ân kurslarına veya camilere göndermekle yetinmemeli, anne-babalar olarak onların durumunu dikkatle takip etmeliyiz. Kur’ân kültürünün hangi...
Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh-, her hâliyle ve bilhassa da Allah yolundaki fedâkârâne gayretleriyle öyle güzel bir numûne şahsiyet hâline gelmişti ki, Ensâr ve Muhâcirler: “−Selmân...
İki cihan saâdeti; ilâhî bir emânet olan evlâtlarımızı, Kur’ân kültüründen nasiplendirmekle mümkündür. En merhametli anne-baba; evlâdını Kur’an terbiyesiyle, asıl istikbâl olan âhirete hazırlayan anne-babadır. İnsanın,...
İnsan olarak en büyük vazifemiz, Rabbimize olan şükür borcumuzu ödemeye çalışmak. Yoktan var edilmiş olmak bile, şükründen aciz kalınacak bir nîmet… Hâl böyleyken; varlıklar içinde...
Beraat kandilinizi tebrik eder, bu mübârek gün ve geceleri sâlih amellerle ihyâ ederek Hak katında cümlemizin beraatine vesîle olmasını; Yine bu mübârek günler hürmetine vatanımızı,...
Müʼmin, bir sıkıntıyla karşılaştığında, isyan veya şikâyet etmek yerine; “Bütün kusurlar nefsimdendir. Acabâ hangi kusurum bu sıkıntıya sebep oldu?” düşüncesiyle, mânevî durumunu yoklayıp noksanlıklarını telâfi...
Mü’min, bir nîmete eriştiğinde dâimâ; “Bu, Rabbimin fazl u keremindendir.” diyerek nîmeti asıl sahibine izâfe edip şükretmelidir. Nefsânî bir şımarıklık içinde; “Ben kendi gücümle kazandım,...
Cenâb-ı Hak, her an ve her yerde bizimle beraberdir. Mühim olan, bizim de her an ve her yerde O’nunla beraber olabilmemizdir. Bu şuurla yapılan küçücük...
Bugünkü insanlığın dünyada biraz daha rahat ve uzun yaşayabilme arzu ve endişesine mukâbil, sahâbe neslinin en büyük arzusu; vicdan huzûruyla ve selîm bir kalp ile...
Âyet-i kerîmede buyrulur: “Sonra o gün (kıyâmet günü), nîmetlerden mutlakâ hesaba çekileceksiniz?” (et-Tekâsür, 8) Bu âyet-i kerîme nâzil olduğunda hiçbir şeyi olmayan muhtaç biri ayağa...
Kur’ân-ı Kerîm, bir fânînin eseri değil, Kâinâtın Hâlıkı’nın kullarını dünya ve âhiret saâdetine erdirmek için lûtfettiği hidâyet rehberidir. Bu yüzden Kur’ân-ı Kerîm’den lâyıkıyla istifâde için...
Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’i, mahrecine, tecvidine riâyetle bol bol tilâvet etmek, derûnundaki mânâlara âşinâ olmak, tefekküründe derinleşmek ve tatbikine gayret göstermek gerekir. İmâm Gazâlî Hazretleri’nin...
Hayat yolculuğundaki ecel geçidinin son virajı çok keskin ve tehlikelidir. Zira bir taraftan ham nefis, diğer taraftan da iblis, insanı kulluk istikâmetinden saptırmak için bilhassa...
Kâmil bir mü’min, dünya hayatını bir mayın tarlasında yürürcesine müstesnâ bir hassâsiyet ile yaşar. Dünyada varacağı son konağın, Cennet bahçelerinden biri olması için kabristanların sessiz...
Bir müslümanın, meşakkat veya zorluklarla karşılaştığında ümitsizce sızlanmaya ve; “Kulu olduğum Allah, niçin bu zor zamanımda yanımda değil?” nevinden, ucu küfre sarkan isyan ifadeleri kullanmaya...
Ağızdan çıkan sözler, onu sarf eden kişinin nasıl bir gönül dünyasına sahip olduğunu gösteren bir ayna gibidir. Güzel ve hikmetli sözler, gönüldeki feyz ve rûhâniyetin;...
Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyurur: “Bana dünyanızdan üç şey (Allah tarafından) sevdirildi: 1) Gözümün nûru namaz, 2) Güzel koku, 3) Sâliha hanım.” (Nesâî,...
Kendimize sık sık sormalıyız: Bütün âlemleri yoktan var eden Yaratıcımız’ın bizlere gönderdiği mektup olan Kur’ân-ı Kerîm’e karşı merak ve alâkamız, fânîlerden gelen mektuplarla kıyaslanamayacak derecede...
Kur’ân’ın hikmet ve sırları, bir okyanus gibi derindir. Lâkin herkes kendi kalbî derinliği nisbetinde ondan istifâde eder. Kişinin kalbî istiâbı bir terzi yüksüğü kadar küçükse,...
Ne hazindir ki, dünyevîleşme ve maddecilik salgınının kol gezdiği günümüzde, her şeyi materyalist bir zihniyetle değerlendirmeye alışmış olan bazı çevrelerde, insanın şeref ve kıymeti; para-pul...
Abdullah ibn-i Abbas Hazretleri asırlar evvelinden buyurur ki: “Sevdiğini Allah için sev! Terk ettiğini de Allah için terk et! Bilmiş ol ki, Allâh’ın rızâsı böylelikle...
Süfyân-ı Sevrî Hazretleri şöyle buyurur: “Bir kişi yanlış bir iş yapar, kardeşi olduğunu iddiâ eden diğeri de onu nezâketle îkâz etmezse, bilin ki onun muhabbeti...
Kalpte, Allah için buğz etme hassâsiyeti kaybolursa, gayr-i müslimlerin nefsânî hayat tarzını taklit neticesinde yavaş yavaş aradaki farklar ortadan kalkmaya başlar. Îmânı bir halat kabul...
Suriyeʼden evini, yurdunu, malını-mülkünü bırakarak Türkiyeʼmize sığınan din kardeşlerimiz var. Onlar da şimdi bizler için sanki 14 asır evvelki Muhâcirler hükmünde. Gerçek Ensâr olabilirsek, bizler...
Bugün en büyük mesʼûliyetimiz, evlâtlarımıza karşı… Zira bugün liberalist sistemin; “bırakınız yapsın, bırakınız geçsin” prensibiyle hareket edip mâneviyâta zehir saçan ve nefsâniyeti palazlandıran televizyonların menfî...
Evlâtların iyi bir dünyevî istikbâli olsun düşüncesiyle, güyâ kaliteli bir kolejde okutabilmek için büyük emek ve servetler sarf edilirken, bu gayretlerin acaba yüzde kaçı onların...
Boş bardakla ikram olmayacağı gibi, söyledikleriyle yaşadıkları birbiriyle tezat teşkil eden, özü sözüne uymayan, gönül feyzinden mahrum kimselerin yaptıkları îkaz ve nasihatler de, muhâtaplarına tesir...
Ölmüş bir insan, nasıl ki şeref ve haysiyetini zedeleyecek çirkin sözleri duymayıp kendisini savunamayacak durumdaysa, gıybeti yapılan kimse de kendisinin gıyâbında cereyân eden suçlamalara cevap...
Aklı baştan gideren ve insanı hata ve yanlışlara sürükleyen öfke, nefisten kaynaklanan ve dizginlenmesi îcâb eden bir taşkınlıktır. Ancak dîn, îman, ahlâk ve mâneviyâta karşı...