Bir defasında Hasan-ı Basrî Hazretleri’ne dört kişi gelmişti.
Biri kuraklıktan,
Diğeri fakirlikten,
Öteki tarlasının verimsizliğinden,
Dördüncüsü de çocuğunun olmayışından şikâyette bulundular. Ondan himmet talep ettiler.
Bu büyük velî, onları sükûnetle dinledikten sonra her birine istiğfârı tavsiye etti. Yanındakiler kendisine:
“–Efendim, bu kimselerin dert ve sıkıntıları farklı farklı, lâkin siz hepsine de aynı şeyi tavsiye ettiniz?!” dediler.
Hasan-ı Basrî Hazretleri cevâben onlara şu âyet-i kerîmeleri okudu:
“Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır. (Mağfiret dileyin ki) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin, mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın!” (Nûh, 10-12) (İbn-i Hacer, Fethu’l-Bârî, XI, 98; Aynî, Umdetü’l-Kārî, Beyrut ts. XXII, 277-278)
Bir hadîs-i şerîfte de şöyle buyruluyor:
“Eğer takvâ (huşû) sahibi gençler, (çokça rükû eden) beli bükülmüş yaşlılar, süt emen bebekler, merada otlayan hayvanlar olmasaydı, belâlar sel gibi üstünüze dökülürdü.” (Taberânî, el-Evsat, 7/134; Bkz. Heysemî, X, 227)
Dolayısıyla; yağmurların azaldığı, kuraklığın arttığı bugünlerde bizler de hâcet namazları kılıp bol bol istiğfâr ile Cenâb-ı Hakkʼa ilticâ edelim. İmkânımız ölçüsünde sadakalar vererek, garip, kimsesiz, dul, yetim ve muhtaçların yüzünü güldürmeye, ilâhî rahmeti celbetmeye gayret edelim.